Monday, December 15, 2008

özgürlüğün hayaleti dişlerinin arasında bıçakla gelir

Sosyal baskının en ağırı soğukkanlılıkla burulmaktır. kaldırımlardan sökülüp polis kalkanlarına ya da ticaret tapınaklarına fırlatılan her taş, gecenin karanlığında gökyüzünü aydınlatan her şişe, onların ve bizim bölgelerimizi bölen sokaklara kurulan her barikat, insanları tüketici olmaktan çıkaran devrim ateşinin her alevi ışığında ayın altında kaldırılan her yumruk, sadece direnişe kol kazandırmıyor ama özgürlüğe gövde veriyor.

şimdi hissedilen bu özgürlük hissi çocukken sabah kalktığımızda hissetiğimiz ve her şey olabileceğimiz anlardaki hislerimize benziyor her şey olabiliriz uyanmış yatarıcı insan olarak bizden beklenen "itaatkar nesne", " öğrenci" "yabancılaşmış işçi" "mülk sahibi" "aile kadını/erkeği" olmak zorunda değiliz artık. özgürlük düşmanlarıyla yüzleşiyoruz artık, onlardan korkmuyoruz. bu yüzden eskiden olduğu gibi işlerine dönmek isteyenler korkuyorlar. özgürlüğün hayaleti her zaman dişlerinin arasında bıçak tutarak gelir, zincirleri kırmak için şiddet bu zincirlere bağlı olarak sefalet içinde yaşayanları özgürleştirir.yine de 6 aralik cumartesi akşamından beri bu ülkenin şehirleri düzgün işlemiyor, alişveriş terapisi yok, bizleri ise götürecek açık sokaklar yok, hükümetin durumu düzeltme insiyatifine dair haber de yok, insanları endişeden uzak alışverişe yönlendirecek tv programları da yok, meydan gecelerinde arabalarla gezmeler yok vs. vs. vs. bu günler ve geceler tüccarlara, tv sahiplerine, bakanlara ve polise degil, alexis'e ait.

Gerceküstücüler olarak binlerce başka insanın yanında, başından beri sokaktayız ayaklanmayı paylaşmak ve dayanışmak için; gerçeküstücülüğün nefesi sokaklarda olduğu ve sokakları asla terk etmediği icin.Polis cinayetinin ardından devlet katillerinin önünde sokağın nefesi ve direniş çok daha yaratıcı bir hale dönüşmüştü. harekete yol vermek elimizde değil ve gücümüzü aşıyor. yine de özgürlük mücadelesindeki sorumluluğumuzun farkındayız. olayların bütün yüzleriyle ayni fikirde olmasak da ve özellikle şiddet kullanımına katılmasak da, bu olayların bir neden yüzünden ortaya çıktığının bilincindeyiz.
Bu ateşli nefesin gücünü kaybederek sönmesine izin vermeyelim!
hadi bunu betondan bir ütopyaya dönüstürelim:dünyayi ve hayatı dönüştürelim!
Polisler ve onlarin efendileriyle uzlaşmak yok!
Herkes sokaklara!
Öfkeyi hissetmeyenler susmalıdırlar !

Atina Sürrealist Grubu, aralik 2008