Tuesday, October 14, 2008

Situ Anahtar

SİTÜASYONİST ANAHTAR KAVRAMLAR

Oluşturulmuş Durum :
Debord’un 1957’de yazdığı gibi,sitüasyonistlerin ana düşüncesi, durumlar (sitüasyonlar) oluşturmaktır. Oluşturulmuş durum ise “Birleştirici bir çevrenin ortaklaşa örgütlenişi tarafından bilinçli ve somut bir biçimde oluşturulmuş bir yaşam anı, bir olaylar oyunu” diye tanımlanır. Sitüasyonist Enternasyonal (SI), diyalektik Marksizmi benimsediği için durumların oluşturulması, özgül bir avangart pratikten çok, yaşamın sanatla genel olarak diyalektik birleşimini ifade eder. SI, bu kavramı önce beat “happening”leri gibi sanatsal pratiklerden ayırma, sonra da onu Paris Komünü ve Watts İsyanı gibi tarihsel olaylarla, nihayet tam devrimle özdeşleştirme yoluna gitmiştir. Sitüasyonistler, doktriner olmamak ve dikkati Enternasyonal’in kendisine, eyleme ve devrime çekmek amacıyla “sitüasyonizm” sözcüğünü kullanmamaya özen göstermişler, hatta karşıdevrimcilerin uydurduğunu söyledikleri bu sözcüğü reddetmişlerdir. Onlara göre, “durumların oluşturulmasıyla teorik ya da pratik olarak ilgilenen, bunu iş edinen, SI üyesi kişi” anlamında “sitüasyonist”i kullanmak yeterlidir.

Üniter Şehircilik :
“Deneysel davranışlarla dinamik ilişki içinde birleşik bir çevrenin oluşturulmasına katkıda bulunan sanat ve tekniklerin birlikte kullanımına dair teori” diye tanımladıkları bu kavramı Sitüasyonistler, Letrist Enternasyonal ve Hayalci Bir Bauhaus İçin Uluslararası Akım’dan devralarak dérive, psikocoğrafya ve situgrafiye doğru geliştirmişlerdir. Sitüasyonist Enternasyonal’in ilk yıllarında üniter şehircilik kuramda ağırlıklı bir yer tutarken sonraki yıllarda “gösteri” kuramına doğru atılan adımlar ve Enternasyonal’den kopuşlar nedeniyle eski önemini yitirmiştir.

Dérive (Sürüklenme) :
Kent toplumunun içinde bulunduğu koşullarla bağlantılı, deneysel bir davranış kipi; farklı çevrelere kısa süreli geçiş tekniği ve bu teknikle gerçekleştirilen eylem (Sitüasyonist Enternasyonal Bülteni, Sayı 1, Tanımlar). Debord’a göre Dérive, psikocoğrafik etkilere dair bir bilinç içerdiği ve oyuncu-yapıcı bir karaktere sahip olduğu için kentte tek başına veya topluca, rastgele dolaşmaktan hayli farklı bir eylemdir. Dérive bu anlamda geçmişin “flanör”lüğünden de farklıdır; çünkü dérive, flanörün gördüklerinin ötesinde, gözün imgesel bütünleştirmesinin dışına taşan bir tür körlükle, yani bilinçle gerçekleşir. Dérive’ye çıkanlar, kentin psikocoğrafyasının, kendi konumlarının farkına varır ve varlıklarına ilişkin özbilinçlerini pekiştirirler.

Psikocoğrafya :
Psikocoğrafya, bilinçli bir biçimde düzenlenmiş olsun veya olmasın, coğrafi çevrenin bireylerin duygu ve davranışları üzerindeki özgül etkilerinin araştırılmasıdır. Üniter şehircilik ve dérive ile birlikte psikocoğrafyanın da fikir babası Ivan Chtcheglov’du. Chtcheglov’un henüz Letrist Enternasyonal zamanında, 1953’te yazdığı “Yeni Şehirciliğin Formülasyonu”, sonraki yıllarda sitüasyonistlerin üniter şehircilik ve dérive pratiklerini geliştirmelerinde, Guy Debord ve Asger Jorn’un birer psikocoğrafik harita niteliği taşıyan, ünlü topoğrafik kolajlarını (“Çıplak Kent” ve “Paris’in Psikocoğrafik Kılavuzu”) yapmalarında etkili oldu. Bu kolajların bir diğer esin kaynağı da Madeleine de Scudéry’nin 17. yüzyılda yaptığı “La Carte de Tendre” (Şefkat Ülkesinin Haritası) adlı düşsel haritaydı. 1980’lerden bu yana, sitüasyonist düşünce mirasının akademik çevrelerde popülerleşmesine koşut olarak, psikocoğrafya alanındaki çalışmalar artarak çeşitlenmiştir.

Situgrafi :
Asger Jorn’un, letristlerin “hipergrafi”sinden ve Poincare’nin topolojisinden (analysis situ) yararlanarak geliştirdiği, Öklidçi olmayan geometrik, topolojik ve plastik kuram.

Detournement (Saptırma) :
Sitüasyonistler, saptırma hakkında şöyle yazmışlardır (1958): “Saptırma, eskiye ait estetik değerlerin saptırılmasının kısa ifadesidir. Bugünkü ya da geçmiş sanat üretimlerinin daha yüksek nitelikli bir çevre oluşturulması etkinliğine katılmasıdır. Bu anlamda sitüasyonist bir resim ya da müzikten söz edilemez; sadece bu araçların sitüasyonist kullanımından bahsedilebilir. Daha temel bir anlamda, eski kültürel atmosferin saptırılması, bu atmosferin yıpranmışlığını ve yitikliğini açığa çıkaran bir propaganda yöntemidir”. “Gösteri” tarafından üretilen imajların yapıbozumcu yeni bir içerikle tekrar sunulması, statükoyu deşifre edip ona çomak sokabilir. Saptırma, günümüzde Adbusters, Cacophony Society, Billboard Liberation Front vb. pek çok radikal grup tarafından sahiplenilmiş, etkin bir yöntemdir. Nike, Pepsi, Diesel gibi kimi dev şirketler, “başarılı”anti-reklamlar üreten gruplara reklam kampanyalarında görev almaları için zaman zaman çok cazip teklifler götürmüşlerdir.

Geri Kazanma :
Varlığını sürdürebilmesi, toplum üzerindeki denetiminin sürekliliğine bağlı olan “gösteri”, potansiyel tehdit olarak algıladığı bir durumu, başka bir zemine taşıma, göz kamaştırıcı alternatifler üretme ya da doğrudan benimseme yoluyla etkisiz kılar, kendi lehine geri kazanır ve gösterinin bir parçası olarak satışa sunar.

Gösteri :
Debord’un 1967’de yayımladığı “Gösteri Toplumu”, Marx’ın Kapital’de “meta fetişizmi” adı altında irdelediği ve üretici güçlerin toplumsal ilişkilerine atfettiği nesneleşme olgusunu toplumun tümüne yayar. Buna göre toplum, “gösteri”nin tüketicisi olan pasif izleyicilerle, nesneleşmiş “gösteri”nin kendisinden ibarettir. Debord, şöyle yazar: “Gösteri, ürettiği imgelerin toplamından ibaret değildir; bu imgelerin aracılık ettiği, insanlararası bir toplumsal ilişkidir”.

Çözülme :
Daha üstün kültürel yapıların oluşumunu olanaklı ve gerekli kılan, baskın nitelikteki daha yüksek araçların belirmesinin bir sonucu olarak, geleneksel kültürel formların kendilerini yokediş süreçleridir. Bu süreçte, aktif çözülme aşaması, eski üstyapı kurumlarının fiilen yıkılmış oduğu aşama (ki bu aşama aşağı yukarı 1930da son bulmuştur), nihayet, o zamanlardan bugüne dek süren yinelenme aşaması gibi farklı aşamalar saptanabilir. Çözülme aşamasından yeni yapıların oluşturulmasına geçişte yaşanan gecikme, kapitalizmin devrimci tasfiyesinin gecikmesiyle bağlantılıdır.

No comments: